Ailemin fikirleri bana mantıksız gelmeye baÅŸladığında fotoÄŸraf çekmeye baÅŸladım. Ama annem 'kızlar fotoÄŸraf çekmez'' der, izin vermezdi. Ben de gizli gizli fotoÄŸraf çekerdim. Öyle ki, bir ÅŸekilde yedek bir kamera bulmuÅŸtum, dışarı çıkacağım zaman yedeÄŸi evde bırakırdım ki annem anlamasın fotoÄŸraf makinesini yanıma aldığımı...
Diyarbakır'dan Almanya'ya göç eden Kürt kökenli bir ailenin çocuÄŸuyum. Almanya'da bile öyle muhafazakar yetiÅŸtik ki uzun kollu giyinmemize izin vermezdi annem. ÇoÄŸu zaman dışarı çıkmamız da yasaktı. Kafeste tutuluyor gibiydim, pencereden izlerdim dışarıyı genellikle.. Zaten portfolyoma baktığında çektiÄŸim fotoÄŸrafların çoÄŸunun pencereden çekilmiÅŸ gibi bir çerçeveye oturtulduÄŸunu görebilirsin. Ben de bunu çok sonraları portfolyoma bakarken fark ettim.
İçimde kocaman bir özgürlük özlemi vardı. Bir gün fotoÄŸraf makinemi de alarak evi terk ettim. İlginç olan ÅŸu ki hayatta bazı ÅŸeyleri akışa bıraktığımda her zaman olmam gereken yerde buldum kendimi. Evi terk edip baÅŸka bi evde sakladığım günlerden birinde sokakta, 12–13 yaÅŸlarında bir çocuk yaklaÅŸtı yanıma, evden kaçtığını ve polisi aramak için telefonumu kullanıp kullanamayacağını sordu. Kullanması için telefonu verdim. Polisin gelmesini beklerken, evden dışarı çıkmasına izin vermedikleri için evden kaçtığını söyledi. Bu kadarı tesadüf olamazdı...
Polis geldiÄŸinde çocuk arabaya binerken bir an döndü (O an 13 yaşında biri deÄŸil de yetiÅŸkin biriydi orada bana bakan) ve dedi ki ''Yolun bundan sonraki kısmında sana bol ÅŸans. Gerisini ben hallederim.'' Almanca'da “mach's gut” deriz. Özellikle o kiÅŸiyi tekrar görüp göremeyeceÄŸimizi bilmediÄŸimizde söylenir, ''her ÅŸeyi yoluna koy, iyi yap'' gibi bir olumlama içerir. ''machs gut” dedi ve gitti.
Tam yedi buçuk sene geçti üzerinden, onu tekrar görmedim. Ne yaptı bilmiyorum ama ben eve hiç dönmedim. Yola devam ediyorum...